Pazartesi sendromu şehirde yaşayan insan, yıllardır pazar akşamı başlayan, tatsız ve oldukça rahatsız edici bir stres türü ile boğuşuyor. Uzmanlar, buna Pazartesi Sendromu diyorlar. Üstelik, yapılan araştırmalar, en profesyonel insanların bile, bu belirtiyi yaşadığını ispat ediyor.
Bunu herkes yaşıyor.
Vakit ile yarışılmadığı, rekabetin çok daha hudutlu olduğu, teknolojinin insanın karşısına her gün öğreneceği tertemiz ayrıntılarla çıkmadığı eskilerde, haftanın her günü eşit değer taşıdığı için pazartesi günlerinin diğerlerinden rastgele bir farkı olmazken, çağdaş vakitlerde insanoğlunun gittikçe artan günlük problemleri Pazartesi Sendromunun doğmasına kapı araladı. New York'da yapılan bir araştırmaya göre, işinde en profesyonel denilen kişiler dahi bu belirtiyi yaşıyor. Haftanın beş iş günü süresince, bazen hemen hemen yalnızca uykuya ve yemeğe vakit bulabilen kariyer sahibi şehir insanı için, pazartesi günleri tekrar o yoğun iş temposuna ve karmaşaya dönmek, kendini unutmak veyahut kendine doğru yürüyememek manasına gelebiliyor. Peki, neden kimileri haftanın ilk günüyle barışık yaşayabilmenin yollarını keşfedebilmişken, diğerleri takvimden silinmesini isteyecek kadar pazartesiden nefret ediyor?
Mesele nerede?
Evvela bu meselenin yanıtını bulmak için, insanların pazartesi günleri kendilerini neden iyi hissetmediklerinin ardındaki gerçekleri araştırmamız gerekiyor. Belki de mesele, haftanın günlerinde değil de, kişinin yaptığı işten, kendi iç dünyasından da kaynaklanıyor olabilir, iş yerinde ve büroda yaşanan sorunlar, bir müddet sonra yapılan işten zevk almanızı engelleyebiliyor ve bu işi sadece para kazanmak için yaptığınızı düşünmenize kapı aralayabiliyor. İşte bu noktada da, pazartesi günleri kişi için gerilimi yine başlatan gün ya da bir sembol manası taşıyabiliyor. İş arkadaşları ya da patron ile arada geçen sorunlara çözüm bulmak için, onlarla diyalog kurmak en tesirli yol belki de... Fakat asıl sorun iş ise, o zaman başka tedbirler almak gerekebiliyor.İyi bir terapist, biraz kafanızı dağıtacak küçük uğraşılar, kısa aralıklarla temiz hava almak ve yeniden düşünmek gibi... Şayet yapılan işin artık kişiye hiçbir şey kazandırmadığına inanılıyorsa ya da gelecekteki beklentileri arasında bu işte kariyer yapmanın çok da cazip gelmeyeceği düşünülüyorsa, bu sorunu çözebilmek için iki tercih bulunuyor...
Neler yapılmalı?
Bunun başında, yönetici ile konuşup, kişinin kendini daha fazla geliştireceğine inandığı bir departmana yönlendirilmesini istemesi geliyor. Şayet kişinin elinde böyle bir fırsat yoksa, kökten bir karar vererek işten ayrılmak ve bir süre hangi dala kanalize olacağını düşünmek ise verilebilecek en akilane ve cesaretli karar... Zira, her pazartesi stres altında işe gidilmesi, harbiden sevilen işi aramaktan çok daha negatif bir taraf yükleyecektir kişiye. Şayet bu iki çözümü uygulayacak cesaret bulunamıyorsa, bir de şunu tecrübe etmekte fayda var; her ne kadar sıkıcı ya da yorucu olsa da yapılan işten zevk alınmaya çalışılması. Söz gelimi, o işi kişinin kendinden başka kimsenin o denli iyi yapamayacağını düşünmeye çalışması, bir parça da olsa gerilimi hafifletecektir.
Çözüm pazartesi aktiviteleri
Pazartesi günleri iş yerine en güzel elbiseler, en hoş makyaj ve kısa bir yürüyüşün hemen peşinden gidilebilir. Böylelikle gün boyu alınacak iltifatlar o günün ilk iş günü olduğunu kişiye unutturacaktır. Öte yandan, hususi hayatlarda karşılaşılan bir takım meseleler de Pazartesi Sendromu yaşanmasına kapı aralayabilir. Mesela, yeni bir annenin bebeğinin gece geç saatlerde uyanması, uykusunu ayıracağı için haftanın ilk iş gününü bir karabasana çevirebilir. Veyahut partneriyle yaşadığı meseleler, çalışma isteğini negatif yönde etkileyebilir. Tüm çözüm tekliflerine karşın, şayet hala pazartesi günleri karabasanı yaşanıyorsa, son bir teklif daha sunuyor uzmanlar... Pazartesi iş çıkışlarında biraz daha sosyal aktivitelere yönelmek. Eğlenceli geçen pazartesi akşamları, böylelikle ayrı bir ehemmiyet kazanabilir. Bu da pazartesi gününe duyduğunuz antipatinin tamamıyla unutulmasını sağlayabiliyor.
Yorum Yaz...