Doğa üzümü yaratıyor, insanoğlu onu işliyor. Şarap laboratuvarda değil bağda yapılıyor. Dolayısıyla şarabı anlamak için herşeyden önce toprağı, üzümü anlamak gerekiyor. Doğa bonkör olmadan bağcının iyi şarap olacak nitelikteki üzümü yoktan var etmesi söz konusu değil. Şarabı hissetmek için onu işleyen ellerin zahmetini, kızgın güneşin, dondurucu bir geceyi sabaha bağlayan saatlerde hasatın gazabına dokunabilmek demek. İyi şarabın her yudumu sevenine büyülü gibi gelse de bağdan şaraphaneye taşınan üzümü doğru işleyebilmek soyut bilimin güvenli ellerine kendini teslim etmek demek. Mayanın şekerle mucizevi ilişkisinin temelinde yatan fermentasyon kimyasının her kararlı adımını moleküler seviyede tanımak pahasına bilimle iç içe olmaktır şarabı sevmek. Aynı şaraptan bir kasa alarak her yılın aynı gününde bir şişe açarak gelişimini, koku ve tatların evrimini izleyerek tümden gelimle sonuçlara varmaktır. Bağcının, şarabın yapımcısının o rekolteyi işlerken verdiği kararları kadehte aramak ve bulmaktır. Her şişe şarap şişelenmiş bir tarih yaprağı, bir coğrafyanın üç boyutlu, beş duyulu haritası aslında. Şarabı gerçekten seven ona bakarak, damağındaki dokusunu hissederek, koku ve tatlarını derinden yasayarak, adeta yapımcısının o yıl yazdığı besteyi duyabilir. Klasik bir eserin tüm güzelliğini ortaya koyan yorumcusudur. Şişedeki eserin en başarılı yorumcusu onu paylaşanlardır. Bilgilerinin temelini sevgileri oluşturanlar şarabı tüm benlikleriyle en güzel şekilde yorumlayabilir. Yorumlarını her yudumla paylaşarak bir orkestranın üyeleri gibi çok seslilikle parçaları birleştirip bütünü aşarlar. Ukalalık şarabı gerçek anlamda sevmeyenlerin kolayca düştüğü bir tuzaktır. Ayağı asma misali yere basan şarapseverlerin şaraba yaklaşımı ukalalıktan uzaktır. En iyi şarabın bile insana üretim maliyeti olsa olsa üç, bilemediniz beş kuruş kadardır. Sarabın katma değeri ona biçilen pahadır. Ben bu şişeye falanca para döktüm, bundan dünyada sadece şu kadar var deme ayrıcalığı, kokusunu, tadının sigortası değil, tatmadan yapılan budalalıktır. Bir önceki sahibinin duyarsızlığı veya hain bir mantarın zalimliği sonucu en garanti şarabın bile bozuk çıkması her zaman bir olasılıktır. Şarap sevgi insanının içeceği çünkü doğaya, bilime, tarihe ve coğrafyaya gönül verenler hayatı sevenlerdir. İnce zevkleri olan, nüanslarda kaybolan, hafızalarında dünyevi zevke fazlasıyla yer verenlerdir. Bir şişe şarabı özel kılan yanlarını algılayabilenler kadehlerde zevkten ötesini, gerçek tutkuyu ve emeği seçebilenlerdir. Şarapseverler dünyayı gezmeyi, yeni kültürler ve yöreler tanımayı bir yaşam biçimi haline getirenlerdir. Kadehte şarabın geldiği yere, ait olduğu kültüre gözleri kapalı, ne yol ne de bir söz sarf etmeden yolculuğa çıkabilenler, farklı tarih, coğrafya, felsefe ve lezzetleri keşfetmeyi sevenlerdir. Ancak ne acıdır ki insanlar da şaraplar da bir yaratılmamıştır. Bilgiçlik taslamak yoluyla diğer sevenleriyle aralarına mesafe koyanlar var. Ben bilirim, sen anlamazsın diyenlerle değil bir şişe, bir çift söz bile paylaşmak boşuna oysa. Doğruları başkalarının yorumunda değil kadehinde ve kendi burnunda arayanlar şarapla aralarını yakın tutar. Şaraba bir prestij ürünü gözüyle bakıp paylaşmak yerine dışlayanlara, benim içtiğim şaraptan sen anlamazsın diyenlere tahammülüm yok benim. Kim olursa olsun, şarabı sevmeyenlerin işi yok benim soframda. Oysa bilen, bilmeyen, ama şarabı gönülden seven herkes davetli. Şarabı sevmeyenin muhabbeti buruk olur. Şarabı seven, tanesine katlanır. Sizlere iyi şarap dolu günler diliyorum, çünkü ömür vasat şarap içmek için çok kısa!
Şarabı Sevmek Demek...
-
Aylin Yucedag
-
- Gurme 2851 0
Yorum Yaz...